Teknoloji Tepe

  1. Anasayfa
  2. »
  3. Sağlık
  4. »
  5. Dijital Dünyanın Sessiz Tehlikesi: Dijital Yorgunluk ve Çözüm Yolları

Dijital Dünyanın Sessiz Tehlikesi: Dijital Yorgunluk ve Çözüm Yolları

Teknoloji Tepe Teknoloji Tepe -
17 0
dijital yorgunluk - Dijital Dünyanın Sessiz Tehlikesi: Dijital Yorgunluk ve Çözüm Yolları

Modern Hayatın Getirdiği Çağdaş Bir Sorun: Dijital Yorgunluk

Günümüzün hızla değişen dünyasında, sürekli bir koşturmaca ve artan dijital etkileşimler bireylerde daha önce pek rastlanmayan bir yorgunluk türünü tetikliyor. Medicana Sağlık Grubu Psikiyatri Bölümü’nden Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, bu durumun artık bir ‘toplum meselesi’ haline geldiğini belirtiyor. Yaşar’a göre, sürekli hissedilen bu yorgunluk aslında bir teşhisten ziyade, modern yaşamın getirdiği baskıların bir sonucu. Özellikle sosyal medya kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte ‘dijital tükenmişlik’ olarak adlandırılan bu yeni tablo, bireylerin ruh sağlığını derinden etkiliyor.

Dijital Yorgunluk: Nedenleri ve Etkileri

Medicana International İzmir Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, günümüz insanının sıkça dile getirdiği ‘çok yorgunum’ serzenişinin ardında yatan nedenleri açıklıyor. Dr. Yaşar, bu yorgunluğun tek bir sebebe bağlı olmadığını; depresyon, anksiyete, uyku bozuklukları ve iş yaşamının stresleri gibi pek çok faktörün bir araya gelmesiyle oluştuğunu vurguluyor. Pandemi sonrası dönem ve dijital dünyanın yoğunluğu, bu mevcut sorunların daha da şiddetlenmesine neden oluyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün ‘tükenmişlik sendromu’nu (burn-out) iş yaşamına özgü bir stres yanıtı olarak tanımlaması da bu durumu destekler nitelikte. Dr. Yaşar, “Modern dünyanın temposu, insan biyolojisinin kaldıramadığı kadar hızlı ilerliyor. Bu nedenle ‘yorgunluk’ bugün artık bir toplum meselesi haline geldi” diyerek konunun ciddiyetine dikkat çekiyor.

Dijital Dünyanın Sürekli Uyaranları Ruh Sağlığını Tehdit Ediyor

Teknolojinin gelişimiyle birlikte bireylerin sürekli olarak dijital uyaranlara maruz kaldığına dikkat çeken Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, bildirimler, mesajlar, sanal dünyadaki kusursuz hayatlar ve ‘geride kalma’ hissi gibi durumların ruh sağlığında ‘dijital tükenmişlik’ veya ‘sosyal medya yorgunluğu’ olarak adlandırılan yeni bir tabloya yol açtığını belirtiyor. Bu durum, beyni sürekli bir ‘yüksek alarm’ durumunda tutarak kronik strese ve vücudun sempatik sinir sisteminin aşırı aktivasyonuna neden oluyor. Kortizol ve adrenalin seviyelerindeki artış, bedeni sürekli bir ‘savaş ya da kaç’ moduna sokuyor. Bu durumun ‘allostatik yük’ olarak adlandırılan ve vücudun kronik stres karşısında yıpranmasıyla sonuçlanan bir bedel olduğu ifade ediliyor.

FoMO ve Sosyal Medya Bağımlılığının Etkileri

Yapılan araştırmalar, sosyal medyayı yoğun kullanan kişilerde kaygı ve depresyon belirtilerinin yanı sıra belirgin yorgunluk gözlemlendiğini ortaya koyuyor. Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, literatürde ‘sosyal medya yorgunluğu’, ‘teknostres’ ve ‘Fear of Missing Out (FoMO)’ gibi kavramların giderek daha fazla önem kazandığını belirtiyor. FoMO ve sosyal medya bağımlılığının artmasıyla birlikte anksiyete, depresyon, tükenmişlik hissi ve dikkat eksikliğinin de paralel olarak yükseldiğini vurguluyor.

Çözüm Yolları: Yavaşlamak ve Dijital Detoks

Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, sürekli yorgunluğun aslında bedenin ve zihnin bir alarm sistemi olduğunu belirterek, çözümün yaşam ritmini yeniden ayarlamakta yattığını ifade ediyor. Özellikle pandemi sonrası artan ekran süresi ve hareketsiz yaşam tarzının uyku bozuklukları, anksiyete ve özgüven sorunlarına yol açtığına dikkat çekiyor. Bu noktada ‘dijital hijyen’ ve ‘dijital detoks’ önerileri önem kazanıyor. Dr. Yaşar, dijital detoksun, zaman yönetimi ve sınır koyma becerilerinin geliştirilmesinin yorgunluk ve tükenmişlik hissini azaltmada bilimsel olarak kanıtlanmış etkili yöntemler olduğunu vurguluyor. Yatmadan bir saat önce ekranlardan uzak durmak, bildirimleri belirli saatlerde kapatmak ve gün içinde enerjinin yüksek olduğu zamanları verimli kullanmak gibi stratejiler, bilişsel tükenmeyi önlemeye yardımcı oluyor.

Anı Yaşamak ve Kendine İyi Bakmak

Yorgunluk ve tükenmişlik halinden korunmak için farkındalık (mindfulness) ve nefes egzersizlerinin faydalarına da değinen Dr. Öğretim Üyesi Müge Yaşar, anı yaşamaya odaklanmanın zihnin karmaşık düşüncelerden arınmasına yardımcı olduğunu belirtiyor. Düzenli diyafram nefesi almanın, parasempatik sinir sistemini aktive ederek bedeni dinlenme moduna soktuğunu ifade ediyor. Ayrıca, enerji tüketen aktiviteler yerine anlam ve amaç katan aktivitelere zaman ayırmak, aile ve arkadaşlarla geçirilen kaliteli zamanın yalnızlık ve tükenmişlik riskini azalttığına vurgu yapıyor. Kendine karşı nazik olmak ve hatalar karşısında yargılamak yerine destek olmak, mükemmeliyetçilikle mücadelede en etkili yollardan biri olarak öne çıkıyor.

İlgili Yazılar

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir